Boşanma Hukuku

Boşanma Hukuku Kapsayan Dava Türleri
Evlilikte Mal Rejimi
Mal rejimi uygulamaları genel prensipler.Türk medeni kanunu yasal ve seçimlik mal rejimleri getirmiştir.
Evlilik içinde bir yaşam birlikteliği olduğundan taraflar birbirlerine maddi ve manevi destekte bulunarak birikim yapabilirler. Eğer kendilerine eşler bir mal rejimi belirlememişlerse Edinilmiş Malların Paylaşımı Rejimine tâbi olurlar.Evlilik sona erdiğinde eşlerin birbirlerine yaptıkları katkı da sona erer ve yasa koyucunun koyduğu ölçülerde mal paylaşımına (EMPR %50) tâbi olur, evlilik süresince elde edinilen malların yarısını talep etme hakkına sahip olur. 2002’ye kadar yasal mal rejimi, ‘Mal Ayrılığı Rejimi’dir. Bu rejim eşlerin evlilikleri sırasında edindikleri malları, evlilik sona erdikten sonra da muhafaza etmelerine imkan sağlıyordu.
Mal rejimi uygulamaları genel prensipler:
Türk medeni kanunu yasal ve seçimlik mal rejimleri getirmiştir. Eşler yapacakları bir mal sözleşmesi ile mal ortaklığı ya da mal ayrılığı rejimlerinden birini seçebilirler. Eğer bunlardan birini kendi rızaları ile seçmemişlerse yasal mal rejimine ‘Edinilmiş Malların Paylaşımı Rejimi’ kanun gereği tâbi olurlar. Seçimlik mal rejimlerinden biri ancak mal rejimi sözleşmesi yapılarak seçilebilir. Sözleşme evlilik öncesi veya sonrası yapılabilir. Buna ilişkin düzenleme medeni kanun madde 205’de yapılmaktadır.
Madde 205.- Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama seklinde yapılır. Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak bildirebilirler. Mal rejimi sözleşmesinin taraflarca ve gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması zorunludur. Ancak mal rejimi tercihinin evlenme başvurusu sırasında yapılması usûl olarak sakıncalıdır. Çünkü evlenme heyecanı içinde olan taraflar konu hakkında yeterli bilgileri de yoksa yanlış bir tercih yapabilir. Mal rejimine ilişkin hükümler kanunda emredici kurallar olarak düzenlenmiştir. Sözleşme ile ancak kanunun izin verdiği ölçü içinde sistemde değişiklik yapılabilir. Uygulanan mal rejimine kanunda yer alan sebeplerle ara verilmesi mümkündür. Medeni kanun 206-209-210 mal rejimine ara verilmesi hallerini düzenlemiştir.
Madde 206.- Haklı bir sebep varsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesine karar verebilir. Özellikle aşağıdaki hallerde haklı bir sebebin varlığı kabul edilir:
1. Diğer eşe ait malvarlığının borca batık veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,
2. Diğer eşin, istemde bulunanın veya ortaklığın menfaatlerinin tehlikeye düşürmüş olması,
3. Diğer eşin, ortaklığının mallar üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için rızasının haklı bir sebep olmadan esirgenmesi,
4. Diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı, geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermekten kaçınması,
5. Diğer eşin, sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması.
Eşlerden biri sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun ise, onun yasal temsilcisi de bu sebeplere dayanarak mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.
Madde 209.- Mal ortaklığını kabul etmiş olan eşlerden birinin iflasına karar verildiği taktirde ortaklık kendiliğinden mal ayrılığına dönüşür.
Madde 210.- Mal ortaklığını kabul etmiş olan eşlerden birine karşı icra takibinde bulunan alacaklı, haczin uygulanmasında zarara uğrarsa, hakimden mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir. Alacaklının istemi her iki eşe yöneltilir. Yetkili mahkeme borçlunun yerleşim yeri mahkemesidir. Burada dönüştürülen sistem mal ayrılığı sistemidir. Mal ayrılığı sistemine geçilinceye kadar edinilen mallar bu sistem uygulamaya geçildiği tarihe kadar hüküm doğurur. Tasfiye esnasında mal ayrılığına karar verilinceye kadar olan dönemdeki sistem kendi usûlüne göre tasfiye olunur. Şartlar düzeldiğinde talep üzerine tekrar eski sisteme ya da başka bir sisteme dönülebilir. Evlilik esnasında birden fazla mal rejimi uygulanmışsa her bir rejim tasfiyesi o rejime ait kurallara göre yapılır. Mal ortaklığı hariç bütün mal rejimlerinde, mal rejimi süresince eşlerin kendi malları üzerinde tasarruf ve yönetim hakları vardır. Mal rejimi özelliğini tasfiye anında gösterir ve diğer eşin mal varlığı üzerindeki hak ancak tasfiyeye bağlı olarak elde edilir. Mal ortaklığı hariç bütün mal rejimi sistemlerinde borçlarda kişisel sorumluluk esası vardır. Alacaklıya karşı mal sahibinin o malın değeri nispetinde sorumluluğu vardır. Mal rejiminin alacaklıyı zarara uğratmama ilkesi vardır. Paylaştırma değeri tasfiye anında malın sunum değeridir. Boşanma halinde mal rejimi dava tarihi itibariyle sona ermektedir. Boşlanma kararı ile mal rejiminin sona ermesi, dava tarihinden itibaren hüküm doğurur. Ölümde ise ölüm tarihi esastır. Edinilmiş Mallara Katılma ve Paylaşmalı Mal Ayrılığı rejimlerinde paylı mülkiyete tâbi mallarda üstün yararını ispat eden eş o malın kendisine verilmesini talep edebilir. Mal ortaklığı hariç tüm rejimlerde tasarruf serbestisi kuralı vardır. bu serbesti diğer eşin paylaşmada diğer eşin alacağını azaltmak maksadı ile yapılamaz. Bu sebeple 3. kişilere yapılan devirlerde katılma alacağının nazara alınması mümkündür. Paylaşmalı mal ayrılığı ve Edinilmiş Mallara Katılma rejimlerinde, 3. kişilere karşı mahkeme kararının ileri sürülme imkanı vardır. mal paylaşım davaları avukatı. Paylaşmalı mal ayrılığı ve Edinilmiş Mallara Katılma rejimlerinin her ikisinde de evlilik sona erdiğinde bir eşin diğer eşin mal varlığına onun değerini arttırmaya yönelik yaptığı katkıları isteme hakkı/imkanı vardır.
Edinilmiş Mallara Katılma rejimi (Katılma Rejimi)
Evlenme
Edinilmiş Mallara Katılma rejiminin başlangıç tarihi evlenme tarihidir. Evlenmeden edinilen mallar bu rejimin dışında kalacaktır. Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Ocak 2002 tarihi itibari ile gerçekleştirilen her evlilikte, başka bir rejim taraflarca belirlenmemişse bu rejim geçerli olmaktadır. Ancak sorun bu rejimin eski evliliklerde geriye dönük işlemesinde yaşanmaktadır. Kanun koyucu yasanın uygulamaya koyulduğu yıl eski evliler işin 1 ocak 2003 tarihine kadar bir yıllık süre getirerek Edinilmiş Mallara Katılma Rejimine geçmeleri halinde bu rejimin geriye dönük işleyebilmesini öngördü. Ancak bu bir yıllık sürenin sona ermesi ile 2002 tarihi öncesinde mal ayrılığı rejimini benimseyen ve daha sonra Edinilmiş Mallara Katılma Rejimine geçen evliliklerin durumu eşitsizliğe mahal vermekte. Bu sebeple kanun Anayasa Mahkemesi’nde görüşülmekte. Kanunun bu hükmünün ortadan kaldırılması durumunda eski ve yeni evliler arasındaki eşitsizlik de son bulacaktır.
Sözleşme
Sözleşme ile eşlerin tâbi oldukları rejim değiştirilip başka bir rejime tâbi olunabilir. Yasal mal rejimi sözleşmesine tâbi olmayan eşler, seçimlik mal rejimini sona erdirerek yasal mal rejimine dönmeleri halinde, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin başlangıç tarihi sözleşme tarihi olacaktır. Geriye dönük uygulama hiçbir şekilde mümkün değildir. haklı sebeple mal ayrılığına geçiş kararı verildikten sonra bu sebebin sona ermesi ile hakim yasal mal rejimine karar verilirse de bu tarihten itibaren Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi uygulanır.
Sona erme anı
Ölüm: Eşlerden birinin ölüm tarihi tasfiyenin başlayacağı tarihtir. Tasfiyeyi hayatta kalan eş ya da ölen eşin mirasçıları talep edebilir. Medeni kanun madde 225 ile düzenlenmiştir.
Madde 225.- Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer. Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.
Sözleşme: Eşlerin başka mal rejimi sözleşmesi yapması ile yasal mal rejimi terk edebilirler. Buna ilişkin hükümler Medeni Kanunun 203 ve 205. maddelerinde yer alır.
Madde 203.- Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Taraflar, istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler.
Madde 208.- Eşler, her zaman yeni bir mal rejimi sözleşmesiyle önceki veya başka bir mal rejimini kabul edebilirler. Mal ayrılığına geçişi gerektiren sebebin ortadan kalkması hâlinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine eski mal rejimine dönülmesine karar verebilir. Seçimlik mal rejimine geçilmesi ile yasal mal rejimi sona erer. Eşlerin seçimlik mal rejimlerinden birini tercih ederken tam anlamıyla serbest değildirler. Yasaların belirlediği çerçevede tercihlerini yapabiliriler. Tercih konusunda kıstaslar:
a. Eşler yasal mal rejimi sözleşmesini terk edip, mal rejimlerinden herhangi birine dahil olmamayı seçemezler.
b. Mahkeme kararı ile mal ayrığı rejimine geçişi, 206. maddede yer alan sebeplerden birini varlığı halinde eşlerden birinin talebi ile olur. Bu durumda mahkeme kararı ile dava tarihinden itibaren Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi sona erer ve mal ayrılığı rejimi uygulanır. Bu durumda mal ayrılığını talep eden eşin önceki dönem için tasfiye alacağını talep etme hakkı doğar.
Madde 212.- Mal ayrılığına geçildiği takdirde, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşler arasında önceki mal rejiminin tasfiyesi, bu rejime ilişkin hükümlere göre yapılır.
c. Ayrılık kararı verilmesi: medeni kanun madde 180 uyarınca ayrılık kararı verilmesi halinde, hali hazırda uygulanan mal rejimi sözleşme ile sona erdirilebilir. Mal rejiminin hakim tarafından uygulamadan kaldırılabileceğine ilişkin yorum ise kaynak kanun İsviçre’den hareketle yapılabilir. Doktrin de bu yorumu kabul etmektedir.
Boşanma: Boşanma ya da evliliğin iptali davasının sonuçlanması halinde yasal mal rejimi, hakim kararı ile dava tarihinden itibaren sona erer. Böylece boşanma davası sürecinde edinilen mallar koruma altına alınmıştır.
Mal türleri ve tasfiyeye bağlı mallar
Edinilmiş Mallar
Malların tasnifi sırasında bu dört tip malın nazara alınması gerekmektedir. Edinilmiş malları madde 219 düzenler.
Madde 219.- Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:
1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
4. Kişisel mallarının gelirleri,
5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.
Genel tanıma göre her eşin evlilik ve dolayısı ile mal rejimi devam ettiği sürece karşılığını vererek elde ettiği mallar edinilmiş mallardır. Kanun bunları madde madde sıralamıştır. Kanun edinilmiş mallar konusunda karine getirmiş ve bir mal edinilmiş mal olduğu tespit edilmedikçe Edinilmiş Mallara Katılma Rejimine göre tasnif edilir.
Kişisel mallar
Genel tanıma göre her eşin evlilik ve dolayısı ile mal rejimi devam ettiği sürece karşılığını vererek elde ettiği mallar edinilmiş mallardır. Kanun bunları 220. madde de sıralar.
Madde 220.- Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:
1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
3. Manevî tazminat alacakları,
4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.
Madde 221.- Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler. 221. madde 220. maddenin istisnasıdır. Ayrıca 221 tartışmalı bir maddedir, işletmenin geliri mi yoksa işletmenin devamını sağlayan alet edevat mı anlaşılmamaktadır.
Paylı mülkiyete tâbi mallar(müşterek mülkiyet)
Kanun bu konuda iki hüküm getirmiştir. İlki, kime ait olduğu ispat edilemeyen malların paylı mülkiyete tâbi mallardan sayılması bunu 222. maddenin 2. fıkrasında düzenler.
Madde 222.- Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir. Madde 223 gereğince paylı mülkiyete tâbi bir mal üzerinde her iki eş de diğerinin rızası olmadan tasarruf yetkisi yoktur.
Madde 223.- Her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Aksine anlaşma olmadıkça, eşlerden biri diğerinin rızası olmadan paylı mülkiyet konusu maldaki payı üzerinde tasarrufta bulunamaz. Bu maddenin istisnası 226. maddedir. Malların tasnifi sırasında, paylı mülkiyete konu olan malın üzerinde eşlerden birinin üstün yararı varsa o malın kendisine verilmesini isteyebilir.
Madde 226.- Her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır. Tasfiye sırasında, paylı mülkiyete konu bir mal varsa, eşlerden biri kanunda öngörülen diğer olanaklardan yararlanabileceği gibi, daha üstün bir yararı olduğunu ispat etmek ve diğerinin payını ödemek suretiyle o malın bölünmeden kendisine verilmesini isteyebilir. Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler.
Tasfiye
Edinilmiş Mallara Katılım Rejiminin sona ermesini gerektiren bir sebep ortaya çıktığında ya eşlerden biri ya da mirasçıları tasfiyeyi ve tasfiyeden doğan katılma alacağını talep etme hakkına sahip olur. Eğer eşler ya da mirasçıları tasfiyeyi kendi aralarında yapamıyorsa olay mahkemeye intikal eder. Bu şekilde açılacak davaya mal rejimi davası denir. En erken boşanma davası ile açılır. Boşanma kararı alınmadan mal rejimi davasının sonlanması, tasfiye payı üzerinden alacak hakkının doğması mümkün değildir. Ölüm halinde ölüm tarihi itibariyle mal rejimi davası açılabilir. 206. maddede yer alan unsurlar gerekçe gösterilerek mal ayrılığı rejimine geçilmiş ise gene mal rejimi davası ile eski rejimin tasfiyesi istenebilir.
Tasfiyede uygulanması gereken kurallar
Her eşin mal varlığı ayrı ayrı tasfiyeye tâbi tutulacaktır. Erkeğin edinilen mallarının yarısı ile kadının edinilen malların yarısı tasfiye edilir. Tasfiye kağıt üzerinde yapılır. Kişilerin saf kişisel malları ve saf edinilmiş malları olmayacağı için bu iş ciddi bir muhasebe çalışması gerektirmektedir. Tasfiye işlemi sırasında uyulması gereken kurallar:
1. 226. maddenin 1. fıkrası gereği, “Her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır.” araba, ödünç eşya vs.
2. Her eşin edinilen malı ve kişisel malı, mal rejimi sona erme anındaki (reel) durumuna göre nazara alınır. Bu tasnif yapılırken eşlerden kime ait olduğu tespit edilemeyen mal müşterek mal sayılacaktır. Bu karine taşınır eşyalar için işler.
3. Aksi ispat edilinceye kadar kişisel mal edinilmiş mal sayılır.
4. Medeni kanun madde 230 gereğince denkleştirme yapılır.
Madde 230.- Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan veya edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise, tasfiye sırasında denkleştirme istenebilir. Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Hangi kesime ait olduğu anlaşılamayan borç, edinilmiş mallara ilişkin sayılır. Bir mal kesiminden diğer kesimdeki malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa, değer artması veya azalması durumunda denkleştirme, katkı oranına ve malın tasfiye zamanındaki değerine veya mal daha önce elden çıkarılmışsa hakkaniyete göre yapılır. Bir eşin kişisel mallarına ilişkin borç, kişisel mallardan ödenmişse bunun denkleştirmesi yapılır. Yani her borç ilişkin olduğu mal kemsine yazılır. Hangi kesme ait olduğu belirlenemeyen borç, kişi bireysel olarak zarar görmesin diye edinilmiş mal hanesine yazılır
1. Bir mal kemsindeki maldan diğer mal kesimindeki bir mala değer artışında bulunulan bir katkı yapılmışsa; 230/f.3’ uyarınca denkleştirme yapılır.
2. Madde 227’ye göre; eşlerden biri, diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunduysa tasfiye sırasındaki değere göre hesaplanarak, bir değer artış payı talep edilebilir.
Madde 227.- Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması hâlinde hâkim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler. Mal daha önce elden çıktıysa hakim hakkaniyete uygun olarak katkı payı belirler. Eşlerin yapacakları yazılı anlaşma ile bu haklarından vazgeçmeleri mümkündür.
1. Madde 229’a göre eşlerden biri tasfiyeden bir yıl önce, diğer eşin rızası haricinde olağan hediye dışında karşılıksız kazandırmalarda bulunursa veya mal rejimi süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak amacıyla devir gerçekleştirmişse; tasfiye esnasında bu mallara ilişkin reel değerler edinilmiş mallara eklenir.
Madde 229.- Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:
1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler. Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir. Bu kurallar uygulandıktan sonra her bir eşin artık değeri bulunur. Her bir eş bu artık değerin yarısı üzerinden alacak hakkına sahip olur. Alacaklar karşılıklı takas edilir. Fazla kalan kısmın üzerinde diğer eşin alacağı doğar.
Katılma Alacağının Oranının Belirlenmesi
236. madde bu oranın belirlenmesini düzenler.
Madde 236.- Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir. Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. 2.fıkra ile kaynak kanun İsviçre’de olmayan bir düzenleme bize eklenmiştir. Buna göre kanunda belirtilen sebeplerle ki buna zina, hayata kast girmekte, boşanma halinde diğer eşin alacağını azaltmaya yönelik bir çabadır.
Katılma Alacağının Sözleşme ile Belirlenmesi
237. madde katılma alacağının sözleşme ile belirlenmesini düzenler. Buna göre eşler nitelikli mal sözleşmesi ile artık değere katılma oranlarını istedikleri gibi belirleyebilirler. Ancak istisnası eşlerin ortak olmayan altsoylarının mal varlığını zedelemeden yapılmasıdır. 240. madde gereği eşler iki halde ayni talep hakkına sahip olurlar.
Madde 240.- Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır. Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir. Sağ kalan eş, miras bırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır. Aile konutu ve ev eşyası üzerinde ölüm halinde sağ kalan eşe ayni talep hakkı verilmiştir. 226. madde gereği ise paylı mülkiyete tâbi malda, taraflardan birinin üstün yararı varsa üstün yararını ispat eden eş, o malı ayın olarak talep edebilir.
Katılma Alacağının Ödenmesi
Katkı, para olarak ortaya çıktıktan sonra ödenmede bulunacak eş isteğine göre ayni veya parasal olarak bir ödemede bulunabilir. Katkı, nakden, derhal ödenemeyecek kadar büyükse borçlu eş erteleme isteyebilir. Alacaklı eş de aksine anlaşma yoksa, tasfiye sonundan itibaren faiz ve ayrıca borcun ödeneceğine dair kendisine teminat gösterilmesini isteyebilir.
Makaleler | Avukat Uğur Azap Antalya Hukuk Ofisi
-
Ulaşım Araçlarına veya Sabit Platformlara Karşı SuçlarUlaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulmasıMadde 223- (1) Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla kara ulaşım aracının hareket etmesini engelleyen, bu aracı hareket halinde iken durduran veya gitmekte olduğu yerden başka yere götüren kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Suçun... +Devamını oku
-
Savaş zamanında emirlere uymamaMadde 321- (1) Savaş zamanında Devletin yetkili makam ve mercilerinin emir veya kararlarına bilerek aykırı harekette bulunan kimseye bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilir.Savaş zamanında yükümlülüklerMadde 322- (1) Savaş zamanında, Devletin silahlı kuvvetlerinin veya halkın ihtiyaçları için Devlet veya bir kamu kuruluşu veya kamu hizmetleri yapan veya kamu... +Devamını oku
-
Yasaklanan bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklamaMadde 337- (1) Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklayan kimseye on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir.(2) Fiil, savaş zamanında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını... +Devamını oku
-
Taksir sonucu casusluk fiillerinin işlenmesiMadde 338- (1) Bu bölümde tanımlanan suçların işlenmesi, ilgili kişilerin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmaları sonucu mümkün olmuş veya kolaylaşmış ise, taksirle davranan faile altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.(2) Fiil, savaş sırasında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini... +Devamını oku
-
İşkence ve EziyetEziyetCeza kanunu Madde 96- (1) Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle:12/5/2022-7406/5 md.) Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı iki yıl altı aydan az olamaz.(2) Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin;a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini... +Devamını oku
-
Organ veya doku ticaretiCeza kanunu Madde 91- (1) Hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın, kişiden organ alan kimse, beş yıldan dokuz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun konusunun doku olması halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.(2) Hukuka aykırı olarak, ölüden organ veya doku alan kimse, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(3) Organ veya doku... +Devamını oku
-
Fiyatları etkilemeMadde 237- (1) İşçi ücretlerinin veya besin veya malların değerlerinin artıp eksilmesi sonucunu doğurabilecek bir şekilde ve bu maksatla yalan haber veya havadis yayan veya sair hileli yollara başvuran kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezası verilir.(2) Fiil sonucu besin veya malların değerleri veya işçi ücretleri artıp eksildiği takdirde ceza yarısı oranında... +Devamını oku
-
Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan NedenlerKanunun hükmü ve amirin emriCeza kanunu Madde 24- (1) Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.(2) Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz.(3) Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.(4)... +Devamını oku
-
Konutu Terk Etmeme (Ev Hapsi) Tedbiri Nedir?GirişCeza muhakemesi hukukunda, şüpheli veya sanığın yargılama sürecinde adaleti engellememesi, delilleri karartmaması veya kaçmaması için uygulanan koruma tedbirleri arasında konutu terk etmeme tedbiri günümüzde sıklıkla başvurulan bir yöntem haline gelmiştir. Kamuoyunda "ev hapsi" olarak da bilinen bu tedbir, bireyin ceza infaz kurumu yerine kendi... +Devamını oku
-
Kamuya gerekli şeylerin yokluğuna neden olmaMadde 238- (1) Taahhüt ettiği işi yerine getirmeyerek, kamu kurum ve kuruluşları veya kamu hizmeti veya genel bir felaketin önlenmesi için zorunlu eşya veya besinlerin ortadan kalkmasına veya önemli ölçüde azalmasına neden olan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir.
-
Kamu görevlisinin ticareti Madde 259(1) Yürüttüğü görevin sağladığı nüfuzdan yararlanarak, bir başkasına mal veya hizmet satmaya çalışan kamu görevlisi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
-
Etkin pişmanlıkMadde 221- (1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.(2) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten... +Devamını oku
-
Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılmasıMadde 256- (1) Zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanması halinde, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
-
İşkence ve EziyetİşkenceCeza kanunu Madde 94- (1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle:12/5/2022-7406/4 md.) Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt... +Devamını oku
-
Askerleri itaatsizliğe teşvikMadde 319- (1) Askerleri veya askerî idareye bağlı olarak görev yapan diğer kişileri kanunlara karşı itaatsizliğe veya yeminlerini bozmaya veya askerî disiplini veya askerlik hizmetine ilişkin görevlerini ihlale yönelten ve tahrik edenler ile kanunlara, yeminlere veya disiplin veya diğer görevlere aykırı hareketleri askerler önünde öven veya iyi gördüğünü söyleyen... +Devamını oku
-
Adli Suçlar: Türk Ceza Hukuku Açısından Genel Bir İncelemeAdli suçlar, kamu düzenini, adaletin işleyişini ve yargı sisteminin güvenilirliğini hedef alan suç tipleridir.Türk Ceza Kanunu’nda bu suçlar genellikle “Adliyeye Karşı Suçlar” başlığı altında, 204 ila 281. maddeler arasında düzenlenmiştir.Bu suçlar arasında en yaygın olanları; resmi belgede sahtecilik, yalan tanıklık, adli mercilere yalan... +Devamını oku
-
Yabancı devlet başkanına karşı suçMadde 340- (1) Yabancı devletlerden birinin başkanına karşı bir suç işleyen kişiye verilecek ceza, sekizde biri oranında artırılır. Suçun müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.(2) Fiil, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlardan ise, soruşturma ve kovuşturma yabancı devletin şikayetine... +Devamını oku
-
Yaralama Suçları ve Cezaları: Türk Ceza Hukukuna Göre Detaylı İncelemeYaralama suçları, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında bireylerin vücut bütünlüğünü koruma altına alan önemli suç tiplerinden biridir. Bu suçlar, failin mağdura fiziksel zarar vermesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Türk hukuk sisteminde, yaralama suçları basit ve nitelikli olmak üzere iki ana kategoride ele alınmaktadır. İşte TCK'... +Devamını oku
-
Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı SuçlarAnayasayı ihlalMadde 309- (1) Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların... +Devamını oku
-
Sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi Madde 280- (1) Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Sağlık mesleği mensubu deyiminden tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti... +Devamını oku
-
Savaş zamanında emirlere uymamaMadde 321- (1) Savaş zamanında Devletin yetkili makam ve mercilerinin emir veya kararlarına bilerek aykırı harekette bulunan kimseye bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilir.Savaş zamanında yükümlülüklerMadde 322- (1) Savaş zamanında, Devletin silahlı kuvvetlerinin veya halkın ihtiyaçları için Devlet veya bir kamu kuruluşu veya kamu hizmetleri yapan veya kamu... +Devamını oku
-
Yabancı devlet bayrağına karşı hakaretMadde 341- (1) Resmen çekilmiş olan yabancı devlet bayrağını veya diğer egemenlik alametlerini alenen tahkir eden kimseye üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.(2) Bu suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması, ilgili devletin şikayetine bağlıdır.
-
Yasama organına karşı suçMadde 311- (1) Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılırlar.(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre... +Devamını oku
-
Görevsizlik kararı verilmesi gereken hâl ve sonucuMADDE 5(1) İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.(2) Adlî yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.Görevsizlik kararı verilemeyecek hâlMADDE 6(1) İddianamenin... +Devamını oku
-
TefecilikMadde 241- (1) Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.(2) (Ek:14/4/2020-7242/14 md.) Suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.
-
Türk Ceza Hukukuna Göre Fuhuş Suçu ve TCK 227. Maddesi Kapsamında Cezai Sorumluluk1. Giriş - Türk Ceza Hukuku kapsamında fuhuş suçuTürk Ceza Hukuku kapsamında fuhuş suçu, kamu düzeni ve genel ahlakı koruma amacıyla düzenlenmiştir.Fuhuş, genel anlamda bir kimsenin para veya benzeri çıkar karşılığında cinsel ilişkiye rıza göstermesi anlamına gelir.Ancak Türk Ceza Kanunu (TCK), bizzat fuhuş... +Devamını oku
-
Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılmasıMadde 245 – (Değişik: 29/6/2005 – 5377/27 md.) (1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar... +Devamını oku
-
Hayasızca hareketlerMadde 225- (1) Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
-
Kanunlara uymamaya tahrikMadde 217- (1) Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
-
Yaralama Suçu ve Hukuki BoyutuTürk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında ele alınan yaralama suçu, bir kişinin vücut bütünlüğüne kasten zarar verilmesi anlamına gelir. TCK’nın 86. maddesinde düzenlenen bu suç, basit yaralama ve nitelikli yaralama olmak üzere ikiye ayrılır. Suçun oluşabilmesi için mağdurun bedensel veya ruhsal sağlığının bozulması gerekmektedir.Basit Yaralama Suçu ve CezasıTCK 86/1’e göre... +Devamını oku
-
Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesiCeza kanunu Madde 88-(1) Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilebilir. Bu hükmün uygulanmasında kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesine ilişkin koşullar göz önünde bulundurulur.
-
Mala zarar vermeMadde 151(1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.(2) (Mülga:9/7/2021-7332/17 md.) Mala zarar vermenin nitelikli halleriMadde 152- (1) Mala zarar verme suçunun;a) Kamu kurum ve... +Devamını oku
-
Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün İhlâliTerkCeza kanunu Madde 97- (1) Yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi haline terk eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Terk dolayısıyla mağdur bir hastalığa yakalanmış, yaralanmış veya ölmüşse,... +Devamını oku